Temmuz 11, 2020

yazdım

          Öncelerde Turgut Uyar'a ait sandığım sonralarda olmadığını öğrendiğim, zaten kime ait olduğunun çok da önemi olmayan bir şiir var. Palyaço. Henüz hayatım yolundayken ve akarken ancak ben hayatımı akmıyor sanarken içimi dökmek için yazmayı seçerdim. Palyaço şiirinde geçen ''yazdım, yazmazsam ağlayacaktım'' dizelerini çok severdim, gerçekten yazmazsam ağlayacaktım. Bu dizelerin isminde bir blog açmış, aklıma hangi an hangi düşünce eserse kalkar yazar olmuştum. Seneler sonra yazdıklarımı okumak hem anı biriktirdiğim için kendime teşekkür etmeme hem de o zamanlar akmıyor sandığım hayatımın güzel yanlarını görmeme vesile olmuştu.
          Buna tekrar ihtiyaç duyuyorum. 
          Geçen son altı ayıma bakıyorum ve kendim için yaptığım tek bir şey bulamıyorum. ''Başkaları için çabalıyorum kendime vakit ayırmıyorum'' değil hiçbir şey için çabalamıyor hiçbir şeyle uğraşmıyorum. Dolup dolup taşamıyor tüm dolmuşluğumla oturup kalkıyorum. Tüm dolmuşluğumla oturup kalkmak istemiyorum.
          Dün gece şiir okuyordum. Eskiden okuduğunuz şiirleri okumak, filmleri izlemek, şarkıları dinlemek eskiye özlemin işaretiymiş. Aklımda bunlar vardı. Palyaçoyu buldum. Birçok dizesini özümsediğim şiirin birçok dizesini aklımdan geçiştirdiğimi ezberden okuyup geçtiğimi fark ettim. ''yazmazsam alçak olacaktım'' diyormuş. Susanların gözümde alçak olduğu şu günlerde okuyunca bu dizeyi çekip çıkartmak, liseye dönüp psikoloji dersinde ''algıda seçicilik'' konusunu işlediğimiz zamanları hatırlatıp gülümsetti. Gülümsemeye bahane aramışım.
          Gülümsemeye bahane arıyorum. 23 yaşımdayım ve bu yaşımın yarısını güçsüz, bitik geçirdiğimi fark ettiğimden beri gülümsemeye bahane arıyorum. 
          Yazmaya bahane arıyorum. Anılarımı hatırlayamadıkça, kendimi geçmişe gitmeye o anda kalmaya/olmaya zorladığımdan beri yazmaya bahane arıyorum. Üstelik bu sefer lise çağlarımda yaşadığım aşk acılarından, arkadaş kavgalarından, ergenlik sancılarından daha yazmaya değer günler geçiriyorum. Babamın beni inandırdığı, tarihe konu olacak günlere şahit oluyorum. 
          ''Üzülmeyeler diye ailelerine anlatmıyor içerdeki arkadaşlar yaşadıklarımızı. Sanki üzülmüyorsunuz. Ben size her şeyi an an anlatma taraftarıyım. Bu yaşadıklarımı ilerde torunlarımın karşısına oturup hey gidi günler diye anlatınca bir anlamı olmaz, torunu uyutmalık masal olur. Mühim olan şuan susmamak. İş işten geçtikten sonra konuşmanın hiçbir anlamı yok'' demişti babam. Babamın öyküsünün yanında benim hislerim, yaşadıklarım belki toruna masal niteliğindedir. Ama toruna masal bile olacaklarsa hatırlayabilmem için yazmam gerekiyormuş. 
          Söz uçar yazı kalırmış iki cihanda, kaleme de tedbir konulmazmış. Dillerimi hakim bey, bağlasan durmazmış.




 BÖLÜM SONU CANAVARI 
 
''eksilmesin hiçbir şey   
hiçbir şeyden dahi olsa  
kalsın biraz   
umursamıyorum yılgınlığımı filan  
çünkü sessizce yaşanmalı her şey 
bir devrim sessizce olmalı mesela 
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun''
 
          
          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder